Tarihi

Foça, milattan önce 1050 yılından itibaren çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. İlk olarak koloniler halinde yaşayan Mikenler buraya yerleşmiştir.M.Ö. Ki büyük Ege Göçü sonucu olarak Mikenlerin buradaki hakimiyeti bitmiş yerine İonlar ve Aioller yerleşmiştir.Ege Göçü ile gelen İonlar ve Aioller küçük yarımadacıklar üzerine ve kıyıya yerleşmişlerdir,bunun nedeni Helenlerin denizci olmaları kadar , yerli halktan çekinmeleridir.Ege kıyılarının güneyine yerleşen İonlar Akdeniz yoluyla doğu ile ticaret ilişkileri kurduklarından kuzeydeki tarım ve balıkçıklıkla geçinen Aiollere göre daha ileri bir yaşam seviyesine ulaşmışlardır. Böylece zenginliğe ve refaha ulaşan İonlar Batı anadolunun kuzeyine doğru yayılmaya başlamışlardır.

M.Ö. 700-650 'de yükseliş evresini yaşayan Ege'nin İon kentlerinden bugüne Bayraklı ve Erythrai'daki Athena tapınağının görkemli kalıntıları ulaşmıştır. 7. yy a kadar Batı Anadolu'nun yerli halkı İonların ve Aiollerin çiftliklerinde çalışıyorlardı.7. Yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren Lidya Krallığı'nın güçlenmesiyle yerli halk çiftliklerde çalışmaktan vazgeçmesiyle İonlar ve Aioller ticarete yöneldiler ve bütün Akdeniz piyasasında söz sahibi olmaya başladılar. M.Ö. 650-545 yılları arasında Ege'deki İon kentleri dünyanın en önde gelen ticaret,bilim,sanat ve kültür merkezleri olmuşlardır.

Bu evrede Ege'de çok odalı evlerin,görkemli tapınakların ,banyolu odaların ,parkeli yolla- rın,taştan çeşme binalarının ve anıtsal taş mezarların yapıldığını ve ilk defa geometrik kent planları uygulandığı- nı görüyoruz.Para da bu evrede Lidya ve Ege bölgesinin ortak buluşudur. Ege bölgesinin MÖ 545 tarihlerinde Pers egemenliğine girmesi ile İonların ve Aiollerin yüzyıl süren Altın Çağındaki kültür liderliği son buldu. Ege'nin tüm sanat adamları ve düşünürleri Hellas'a ya da İtalya'ya göç ettiler. Roma çağında (MÖ 30- MS 395) Ege bölgesi tüm yarımada gibi Roma İmparatorluğu'nun egemenliği altına girmiştir. Foça ve yakın çevresinde prehistorik çağlarda,yakın çevredeki Kyme,Helvacı höyük gibi yerleşim görmesi olasıdır. Foça ve yakınlarında Tunç çağına ait keramik örneklerine de rastlanmıştır. 1996 yılında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan ve tanımlanan megaron , oryantalizan ve arkaik dönemlerde kullanılmıştır.

Tam plan veren bu megaronun MÖ 7, yy ın sonlarına doğru oluşturulduğu ve yaklaşık 100 yıl yaşayarak , MÖ 5. yy başlarına kadar devam ettiği anlaşılmıştır.Kazılar sırasında bulunan pişmiş toprak lahiti , mezar olarak kullanılmış 3 amfora ve tufa taşından yapılmış lahitler buranın MÖ 5. yy da , Hellenistik ve Erken Roma döneminde mezar alanı olarak kullanıldığını ortaya koymaktadır. Foça ;antik adıyla Phokaia 'nın kuruluşuna ve isminin kaynağına ilşkin çeşitli söylemler mevcuttur.Antik çağ yazarları Heredot,Strabon ve şam'lı Nikolaos'tan günümüze oluşan bilgiler ,kentin MÖ 11 yy 'da peleponnes'in orta bölgelerinde ki Phokis'ten gelen Helenler tarafından kullanıldığını gösterir.Kenti ilk kolonize edense Aiollerdir. Phokaia yerleşimi Aiol kenti Kyme 'den toprak istenerek kurulmuştur.Önceleri Aiol yerleşiminin bir parçası olan Phokaia ,daha sonra İon Codrus sülalesinden kralların egemenliğini kabul ederek İon birliği 'Panionion' a dahil olmuştur.

Diğer bir aantik yazar olan Pausanias'tan elde edilen bilgilere göre; Phokaia İon kentleri Teos ve Eythrai tarafından kurulmuştur. Kazılarda bulunan seramikler İonların 9, yy'ın sonlarından itibaren Phokaia'da bulunduklarını gösterir.Diğer bir kanıt da Phokaia sikkelerinin üzerinde uzun bir süre Teos kenti simgesinin bulunmasıdır.Phokaia isminin bağlandığı diğer bir söylemse ;Foça limanı girişindeki adaların fok balıklarına benzemesi ve yunancadaki 'Phoce-'Fok sözcüğüyle adlandırılmasıdır. Phokaialılar Arkaik dönemde ,MÖ 7 yy'dan başlayan hızlı bir yükselme dönemine girdiler.Günümüzdeki yarımadanın aslında bir ada olduğunu;ada ile anakara arasında darboğazın her iki tarafında birer liman olduğunu öğreniyoruz. Yarımadanın ucundaki kayalık düzlüğün üzerinde Athena Tapınağı yer almaktadır.beyaz tüf taşından yapılmış olan tapınak ,MÖ 6. yy ın ilk yarısında hemen hemen Efes'teki Artemis Tapınağı ile aynı dönemlerde inşa edilmiştir.

Antik Phokaia 'nın en önemli tapım yeri olan Athene Tapınağı'nın üzerinde bulunduğu tepenin kuzey eteğinde,Küçük Deniz'de bulunan antik limanın girişindeki kayaların işlenmesiyle oluşturulan Kibele açık hava tapınağı 1993 yılındaki kazılarda ortaya çıkarılmıştır.Bu da bu dönemde Anatanrıça Kybele'ye tapıldığını gösteriyor.Kutsal alana yalnız denizden ulaşılıyordu. Foça'ya 7 km kala yolun sağ kenarında geniş bir düzlük alanda bulunan Taş Kule, blok kayadan oyulmuş olan bu iki katlı mezar anıtının Pers tesirinde kaldığı düşünülmektedir. Diğer İonlar gibi denizcilikte ileri olan Phokaialıların Akdeniz'de ticaret için kullandıkları , dönemin diğer gemilerinden çok hızlı gidebilen 50 kürekli ve 500 kişiye kadaryolcu taşıyabilme hacmi olan gemileri vardı. Heredot'a göre uzun deniz yolculuğuna çıkan ilk Helenler Phokaialılardır.Denizcilikte bu kadar iyi olmalarından dolayı tüm Kuzey akdeniz 'de koloni kentleri kurmuşlardır.

Arkaik dönem boyunca Phokaia kenti özellikle Batı Akdeniz'e yönelik ticaretin önemli bir limanı olmuştur. Phokaia büyük kesme taşlardanoluşturulan surlarla çevriliydi.MÖ 544 'de Phokaia'yı kuşatan Persler şehir duvarlarını yıkmışlardırMS 395 Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesiyle Phokaia da Bizans topraklarına dahil olmuştur.Ve bu dönemde psikoposluk merkezi olarak kullanılmıştır.Haçlı seferlerinin bitişinden sonra 1275 yılında Bizans imparatoru Foça' nın yönetimi Cenevizlkilere verdi.Cenevizliler buradaki şap madenini işleyip,ticaretini yaparak zenginleşti.14, yy sonuna kadar FoçaCenevizlilerin elinde kaldı.1, beyazıt döneminde Osmanlılar'ın eline geçti.Fatih Sultan Mehmet burda adına bir cami yaptırarak Manisa vilayetine bağlamıştır.

Bu dönemde Osmanlıların yaptırdığı diğer camiler;Hafız Süleyman Mescidi Ve Kayalar camiidir.Osmanlılar döneminde yakın doğu ticaretinde önemli bir liman olmuştur.1840 'larda artan ekonomik hareketlilik sonucu Ege adalarından Anadolu topraklarına artan bir iç göç yaşanmıştır. Bu da demografik dengenin Rumlar lehine değişmesine yol açmıştır. 1, Dünya Savaşı'na yaklaşıldığı dönemlerde halkın %71'i Rum,%24'ü Türk ve % 5'i diğer etnik gruplardan oluşuyordu. halk geçimini tuzdan,balıkçılıktan ve bağcılıktan sağlıyordu.Bu sırada Yunanlılarca işgal edilmiş 1920 yılının eylül ayında Türk Kuvvetlerinin Foça'ya girmesiyle tekrar Türk topraklarına dahil olmuştur.